Etnoveteriner tıp yeni yüzyıl vizyonunda ve antibiyotik rezistansının getirmiş olduğu tıkanma sebebi ile artık ön plana çıkmaya başlamıştır. Hayvan sağlığında, bitkiler tek veya kombine olarak ciddi koruyucu ve tedavi edici etkilere sahiplerdir. Kökleri Şamanizm’e kadar giden kullanımları değişik kültür ve toplumlarda binlerce yıldır nesilden nesile aktarılarak gelmiştir. Kullanılan bitkilerin şimdiye kadar etki mekanizmaları bilinemediğinden araştırılmaya ve mikro ölçekli fitokimyasallarının etki mekanizmaları tam anlamı ile izah edilemediğinden dolayı ampirik uygulamalar olarak değerlendirilmekteydi. Ayrıca 1940’lı yıllardaki sentetik ilaçların ortaya çıkması, ortaya atılan moleküllerin patentlenip sahiplenilerek global ticarete ve bir nevi savaşa çevrilmesinden dolayı daima alternatif olarak kalmaktaydı. Pandemiden çıktığımız şu günlerde sentetik antiviral ilaçlar şimdi pandemide etkinliği sebebi ile 200 yüzyıl öncesi Cinchona officinalis (kına kına) bitkisinden elde edilen kinin fitokimyasalı ile tekrar yüzleşmek zorunluluğunda kaldı.
Canlı cansız tüm varlıkların birbirleriyle olan mükemmel bağlantısı ise kuantum fizik ve kimyacıları tarafından holistik (bütüncül) bir bakış açısıyla sınır zorlayan noktalara gelmiş durumdadır. Bir Afrika atasözünde “aynı anda dört şeyi tedavi edin; insan, hayvan, bitki, toprak” der. Bütünsellik ilkesi kısaca ancak bu kadar öz anlatılabilir. Bir başka deyiş ise şu felsefe ile tanımlar tedaviyi. “Ne yaparsan yap fakat zarar verme.” Akciğeri tedavi ederken karaciğeri bozma! der kısaca…
Mucize formüller
Etnoveteriner uygulamalar ciddi manada hız kazanmıştır. Bitkilerin sindirimden sonraki etki mekanizmaları miRNA’nın keşfinden sonra tam anlamıyla ortaya çıkmaya başlıyor. Bu araştırma ve geliştirmeye açık olan konunun; sonsuz, kıyısı olmayan bir okyanusa benzer tablosunda mikromoleküllerin şaheser şekilde formülize edilmiş sistemi devreye girdi artık.
Uluslararası kuruluşlar, özel laboratuvarlar, ilaç şirketleri, üniversiteler ve daha birçok vakıf ciddi zaman ve paralar harcayarak sihirli moleküllerin nerede ne kadar nasıl çalıştığını anlamak için çaba sarfını hızlandırdılar.
Tabii keşfedilmiş olan keşfedilecek olana hem yol açacağı için hem de zaman tasarrufu sağladığından dolayı şimdiye kadar yapılan etnik ve kültürel bitki kullanımları göz önüne gelmeye başladı. Günümüz teknolojisi artık bitkilerin içlerine girilerek mikro manada incelenmesine olanak sağladığından ötürü artık gelişim hız kazandı. Sonuçlar dünya için sevindirici boyutta ilerliyor.
Çiftçiler, bu tür uygulamaları benimseyerek çiftlik hayvanlarında, özellikle süt hayvanlarında antibiyotik kalıntıları belasını azaltmaya yardımcı olabilir.
Etnoveteriner tıp çalışmalarından örnek;
By M N Balakrishnan Nair, N Punniamurthy, SK Kumar
Published: Tuesday 24 November 2020
Etnoveterinerlik (EVP) uygulamalarının süt hayvanlarında belirli klinik durumları önlemede ve iyileştirmede ve böylece sütteki antibiyotik kalıntılarını azaltmada etkili ve güvenli olduğunu belirlemek amacıyla bir çalışma yapmışlar.
Disiplinlerarası sağlık bilimleri ve Teknoloji Üniversitesi, Tamil Nadu Veterinerlik ve Hayvan Bilimleri Üniversitesiyle birlikte 10 eyalette 24 lokasyondan EVP’leri belgelemişler.
441 formülasyondan 353’ünün güvenli ve etkili olduğu tespit edilmiştir. Bitkisel formülasyonun ekstraktlarının mastite karşı in vitro antimikrobiyal aktivitesi, Escherichia coli ve Streptococus aureus’a karşı inhibe edici aktiviteye sahip olduğunu vurgulamışlar.
Antibiyotik direnci (AMR), insan, hayvan ve plan sağlığında aşırı ve gelişigüzel antibiyotik kullanımı nedeniyle oluşan dünya çapında bir sorundur beyanında bulunmuşlar ve devam etmişler:
Kullanılan antibiyotiklerin yaklaşık yüzde 90’ı çevreye karışarak suyun, toprağın ve biyolojik çeşitliliğin kalitesini etkiliyor. AMR, mevcut ilaçlar etkisiz hale geldikçe enfeksiyonların vücuttan atılmasını zorlaştırır.
Hindistan’da son beş yılda yıllık antibiyotik kullanım oranı yüzde 6-7 arttı. Bu mücadele ulusların sağlığı ve zenginliği için, Birleşik Krallık Başbakanı’nın ilaca dirençli enfeksiyonlara ilişkin büyüyen küresel sorunu ele alma talebi üzerine yayınlandı. İlaca dirençli enfeksiyonların dünya çapında yılda fazladan 10 milyon insanı öldüreceğini ve antimikrobiyal direncin dünyadaki toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasıla maliyetinin 100 trilyon dolar olacağını belirtiyor.
AMR ile ilgili acil zorunluluk hem insan hem de hayvan sağlığı bakımı için antibiyotik kullanımını azaltmaktır.
Antibiyotikler besin zincirinde kendilerine yer buldukça, veteriner hekimler, çiftçiler ve mandıra kooperatifleriyle çalışarak veterinerlik uygulamalarında antibiyotik kullanımının azaltılmasına acilen odaklanılması gerekmektedir.
Mastit için geleneksel formülasyonun kullanıldığı klinik çalışma, sütün somatik hücre sayılarının, elektriksel iletkenliğinin ve pH’ının altı gün içinde normale dönerek mastitisin iyileştiğini gösterdiğini gösterdi.
Bitkisel preparatın enfeksiyona karşı etkisini bulmak için in silico yaklaşımını kullandık. Biyoaktif bileşikler, moleküler yerleştirme çalışmaları kullanılarak S. aureus’un hedef proteinlerine karşı etkileri açısından test edildi.
Mastit insidansını azaltmak ve plasenta tutulmasını azaltmak için kuru dönemlerde geleneksel tıbbın kullanılabileceği gösterilmiştir.
Ulusal Günlük Geliştirme Kurulu (NDDB), Amul, Karnataka Süt Federasyonu, Hindistan’daki 14 eyaletten 30 süt birliği, Sikkim hükümeti, Lala Lajpat Rai Veterinerlik ve Hayvan Bilimleri Üniversitesi gibi çeşitli kuruluşlardan 1.750 veterinere eğitim verdik. Abbott India Ltd ve BAIF Development Research Foundation, sığırlarda 19 klinik koşul için EVP’leri kullanacak.
Ayrıca 30.000 çiftçiye ve 560 köy kaynak görevlisine, antibiyotik veya başka herhangi bir kimyasal veteriner ilacı kullanmadan 19 klinik durumu önlemek ve iyileştirmek için EVP’leri kullanmaları için eğitim verdik.
İlk tablo, EVP ile tedavi edilen her durumun iyileşme yüzdesini gösterir.
Hindistan Hükümeti Bilim ve Teknoloji Departmanının desteğiyle yürütülen ve Karnataka, Kerala ve Tamil Nadu’daki 11 süt topluluğundan 220 çiftçiyi kapsayan bir müdahale etkisi araştırması, 140 çiftçiden 123’ünün (%87,86) sütünde saptanabilir herhangi bir antibiyotik kalıntısı süt bulunmadığını gösteriyor.
Bitkisel alternatiflerin kullanıldığı 2016’dan 2018 ve 2019’a kadar mastitis, enterit, üreme tekrarı ve sığır çiçeği insidansında azalma oldu.
EVP’lerle tedaviden önce ve sonra mastitis memesinde yapılan bir mikrobiyom çalışması, altı günlük tedaviden sonra mastitise neden olan mikropların bolluğunda, normal bir inek sütündekine kıyasla önemli bir azalma olduğunu göstermektedir.
Çiftlik hayvanlarında bulaşıcı ve diğer klinik durumlarla mücadele etmek için EVP’lerin benimsenmesi, veterinerlik uygulamalarında antibiyotik ve diğer veterinerlik ilaçlarının kullanımını azaltmada önemli bir oyun değiştirici olarak tanımlanmış ve test edilmiştir.
Şaşırtıcı sonuçlar
Sığırlarda 19 klinik koşul için EVP’lerin etkinliği hakkında NDDB aracılığıyla ENAP aracılığıyla çeşitli süt topluluklarından geri bildirim.
No Klinik durum Tedavi edilen Hayvan Sayısı % Çare
1 Mastitis 38305 93.27
2 Hazımsızlık 9212 90.68
3 Şap hast. (FMD) 11669 93
4 Ayak lezyonu 4388 92
5 Ateş 51691 92.5
6 İshal 50015 96.72
7 Eklem şişmesi 500 90
8 Timpani 1830 86.75
9 Meme ödemi 1982 95.49
10 Tekrar üreme 4637 84.37
11 Solucan giderme 5906 95.77
12 Yara 1335 83
13 Prolapsus uteri 429 76
14 Plasentanın Tutulması (ROP) 1128 74
15 Yatalak 999 76
16 Meme çiçeği, siğiller 658 67.6
17 Meme tıkanıklığı 1134 75.5
18 Ektoparazitler / Keneler 1401 93,57
19 Kanlı mastit 1336 95.5
Başarı NDDB Panosu 2015 – 2020
MN Balakrishnan Nair, N Punniamurthy ve SK Kumar, Etno-Veterinerlik Bilimleri ve Uygulama Merkezi, Disiplinler Arası Sağlık Bilimleri ve Teknolojisi Üniversitesi (TDU), Bangalore ile ilişkilidir. İfade edilen görüşler yazarlara aittir.
Kaynak: https://www.downtoearth.org.in/blog/health/ethno-veterinary-practices-a-game-changer-in-reducing-antibiotic-misuse-in-livestock-74371